28 Temmuz 2009 Salı

Dertlerimle başım dertte!

Bu blogu kurulduğu ilk günden beri takip ediyorum.
Çok önemli referanslar araya koyarak nihayet üyesi olabildim.
O kadar mutluyum ki...
Bu dünyada torpilin yoksa yandın, emin olun derdinizi anlatacak bir blog bile bulamazsınız yoksa...
Neyseki şanslıyım.
Şanslıyım ama bu beni dertli olmaktan kurtarmıyor maalesef...
Dertliyim!
Derdim o kadar çok ki, hangisine yanacağımı, hangisi için oturup ağlayacağımı bilemeyecek durumdayım.
Birine ağlasam, diğeri neden bana ağlamıyorsun diye alınır, al sana bir dert daha...
Anlayacağınız başım dertlerimle, dertte! Hem de fena halde...
Mesela...
Geçtiğimiz günlerde meraktan metrobüse bineyim dedim. Hani Asunaz çok yazdı ya... Gittim. Gitmez olaydım.
Karşımda, yanımda, önümde, arkamda o kadar pis ter kokan gençler vardı ki... Yüzlerine baktım, acıdım onlara... Bu çağda, üstelik de İstanbul gibi dünya güzeli bir medeniyet şehrinde bu kadar gamsız, bu kadar imansız olmak doğru mudur?
Temizlik imandansa, temizsizlik de imansızlıktandır.
İmanı olan benim gibi hassas birini yaşamaktan bıktıracak kadar pis kokar mı ya? Yazık değil mi?
Hani düşkündür, evsizdir, yurtsuzdur anlarsın da...
Yaz mevsimi yaklaştığında beni yine çekmek zorunda olduğum bu ter kokularının yarattığı korku sarar. Neredeyse yaz gelmesin diyeceğim.
Bu bir kültür meselesidir. Mesleğim gereği çok değişik katmanlardan birçok insanla tanıştım, evlerine konuk oldum, lüks otellerde, köşklerde bulundum. Oralarda vakit geçirdim.
Şunu gördüm ki, gelişmiş insan olmanın ilk nişanesi temiz olmaktır. Vitrininde birkaç deodorant, bir kaç parfümü olmayan kişi yoksuldur, yoksundur bir çok şeyden... Onların o itinasını, o özenini görünce Allah'a şükretmek geliyor insanın içinden. Ve emin olun o güzel, temiz ve bakımlı insanları görünce gayri ihtiyari hep içimde, "Yaradılanı severim, yaradandan ötürü" derim.
İnsan, insana güzel olanı hatırlatmalıdır.
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla bu ter kokusu üzerinde konuşurken ona, "Ter kokan biriyle birkez merhabalaşırım ama ikinci kez asla.." dedim. Şaşırdı ama...
Ne yapayım.
İnsan temiz olmalıdır. İnsan güzel ve bakımlı olmalıdır.
Ter kokusu, insanın bütün zerafetini alıp götüren en büyük kirdir. Ter kokusu kirdir, pisliktir.
Her sabah işe geldiğimde, yanıma biri gelip oturduğunda, "İnşallah kokmaz" derim içimden... Çünkü hayatı, yaşamı güzel kılan çok az şey vardır. Onlardan en önemlilerinden biri güzel kokudur.
Kendini seven, Allah'ı seven güzel kokular sürünür.
Evet...
Şuan kafama taktığım en büyük dertlerimden biri buydu.
Yeni bir dertle (İnşallah olmaz) görüşmek üzere...

5 yorum:

  1. İstanbulda Olmak, hoşgeldiniz aramıza. Bahsettiğiniz konu malesef toplu taşımı kullanan pekçok insanın sorunu. Ben hatta zaman zaman duraklarda deodorant firmaları promosyon yapsa ne güzel olur diye düşünüyorum. Gerçi o zaman da doğaya zarar vermiş oluyoruz. En güzeli sizin de dediğiniz gibi insanların maksimum düzeyde temizliklerine dikkat etmeleri. Bu da medeni olmakla paralel bir şey aslında.

    YanıtlaSil
  2. Hoşgeldiniz öncelikle. Benim de üzerinde durmak istediğim bir konuydu. Hislerime tercüman olmuşsunuz. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim.
    Bu arada blogun en dertlisi olarak günlerdir gözlerimiz yollardaydı, gelmişsiniz... Siz gideli bir ben dertlendim biraz, bir de bir iki arkadaş, o kadar sadece... Eksikliğinizi duyuyorduk. Siz yokken derdin de, sitenin de bir keyfi yok!
    Hoşgelmişsiniz!

    YanıtlaSil
  4. Af buyurunuz amma; dolabında deodorant, parfüm bulunmayan insanları düz mantıkla ''pis'', ''imansız'' vb. şeklinde nitelersek ciddî bir ayırımcılığın düğmesine basmış olmaz mıyız? Temiz kokmanın yegâne yolu bu tür yapay malzemeleri satın alıp tüketmek midir? Su ve sabunun, bir miktar da talk pudrasının bulunduğu ve kullanıldığı banyolar hepten ''imansız''lara mı aittir acep? Kanserojen katkılar içeren tuvalet malzemelerinin tarihi ne kadar eskidir ki bizim öz kültürümüzde? Baktığınızda bazı pudralar, sabunlar ve kolonyalardan, esanslardan başka pek birşey göremezsiniz. Temiz olmak, parfüm ya da deodorant kullanmakla ölçülebilir ya da sınırlanabilir birşey değildir bana göre. Mis gibi kokan beyaz sabunlarımız da var bizim, hâttâ yatalak vaziyette olan hastalarımızı da bu sabunlarla sabunlanmış bezlerle silip temizler, pudralar, kolonyalarız. Parfüm sıkmayız üzerlerine, koltukaltlarını deodoranta bulamayız diye düşünüyorum. Ben kanser geçirmiş biri olarak bu tarz yapay malzemelerden uzak duruyorum meselâ, ama ter kokmuyorum, başka yolları da var çünkü bu işin. Yazınızı temel mantık olarak yerinde ancak üslûp itibarı ile gayesinden sapmış buldum. Affınıza sığınarak, selâm ile...

    YanıtlaSil