Çok dikkat ediyorum son zamanlarda dizilerin çoğunda meşru çocuk doğmuyor. Son dönemde yayınlanan dizilere göz atalım hemen. Ezel, Yaprak Dökümü, Kış Masalı, Unutulmaz, Canım Ailem, Parmaklıklar Ardında, Adanalı... vs. Burada adı geçmeyen dizilerin bir çoğu da başka nedenlerden sabıkalı. Geçtiğimiz sezonlarda yayınlanan Hatırla Sevgili Dizisinde de durum farklı değildi! Üstelik dizi boyunca doğan çocukların hepsi gayri meşru idi. Bunlar olmayan şeyler değil elbet ama bunun normalleştirilmesi ve halka böyle sunulması korkunç.
Önce çocuk sonra evlilik modası var bir de. Özellikle sanatçı magazin camiasında çok yaygın. Çocuğumuz olacak o zaman biz evlenelim... Bunları magazin programlarından öğreniyoruz hatta özendiriliyoruz. Bakın ne güzel çiftler diye. Dizilerle de pekiştirme yapılıyor. Zengin hayatlar, büyük ve ölümsüz aşklar... Belki de gerçek hayatta yaşanmayacak kadar masalsı şeyler...
Senarist Birol Güven kendisiyle yapılan bir röportajda söylemişti yanlış hatırlamıyorsam "Türk dizilerini seyreden bir yabancının bu ülkede yaşayan insanların yarısının hastanelerde yaşadığını zanneder" diye. Çünkü hemen her dizide kahramanlar ya vurulur, ya kanser olur, ya trafik kazası geçirir, ya bilmem ne... Dizi kahramanları hastaneden hastaneye koşarlar... Birol Güven'in yürüttüğü mantıkla bakacak olursak durumumuz hiç de iç açıcı değil! Bu ülkedeki dizileri seyreden yabancıların bunca gayri meşru çocuk, bunca çarpık ilişkiden sonra hakkımızda varacağı kanaati ben şahsen düşünmek bile istemiyorum.
Bazen ben de bunların bir proje olduğunu düşünüyorum. "Ahlakı çökertme projesi" ya da daha doğrusu "yeni bir ahlak yaratma projesi" Bu ülkenin insanını değerlerinden koparan, bizi başka bir şey olmaya zorlayan bir proje...
Haber 7
6 Kasım 2009 Ekran Timi'nden alıntılanmıştır.
Önce çocuk sonra evlilik modası var bir de. Özellikle sanatçı magazin camiasında çok yaygın. Çocuğumuz olacak o zaman biz evlenelim... Bunları magazin programlarından öğreniyoruz hatta özendiriliyoruz. Bakın ne güzel çiftler diye. Dizilerle de pekiştirme yapılıyor. Zengin hayatlar, büyük ve ölümsüz aşklar... Belki de gerçek hayatta yaşanmayacak kadar masalsı şeyler...
Senarist Birol Güven kendisiyle yapılan bir röportajda söylemişti yanlış hatırlamıyorsam "Türk dizilerini seyreden bir yabancının bu ülkede yaşayan insanların yarısının hastanelerde yaşadığını zanneder" diye. Çünkü hemen her dizide kahramanlar ya vurulur, ya kanser olur, ya trafik kazası geçirir, ya bilmem ne... Dizi kahramanları hastaneden hastaneye koşarlar... Birol Güven'in yürüttüğü mantıkla bakacak olursak durumumuz hiç de iç açıcı değil! Bu ülkedeki dizileri seyreden yabancıların bunca gayri meşru çocuk, bunca çarpık ilişkiden sonra hakkımızda varacağı kanaati ben şahsen düşünmek bile istemiyorum.
Bazen ben de bunların bir proje olduğunu düşünüyorum. "Ahlakı çökertme projesi" ya da daha doğrusu "yeni bir ahlak yaratma projesi" Bu ülkenin insanını değerlerinden koparan, bizi başka bir şey olmaya zorlayan bir proje...
Haber 7
6 Kasım 2009 Ekran Timi'nden alıntılanmıştır.
Merhabalar.. Sitenizi bayağı bir gezdim. Her bir konu yorum yazmaya değer. Bu konuya kısacıkta olsa yorum yazmak isterim. Evet dediğiniz gibi size katılıyorum. Son zamanların dizilerinin herbiri ahlakı çökertme projesi gibi..Önce çocuk, sonra evlilik, eniştesiyle birlikte olma (yaprak dökümü), eniştesinden çocuk yapma(Unutulmaz), ensest ilişkiler, 17 yaşında bir kızın çok yaşlı ve zengin bir adamla evlenmesi(Küçük Kadınlar):))) daha hangi birini saymak gerekir. hemen hemen hepsinde abuk sabuk hikayeler..Sanki bunları normalmiş gibi senaryo haline getirip yayınlıyorlar. RTÜK nerde acaba..Bence yok ortalarda.. Evde RTÜK olmaktan başka da çaremiz yok heralde. Saygılar..
YanıtlaSilMerhabalar,
YanıtlaSilİlginize çok teşekkürler öncelikle. Malesef TV ekranları reytinge odaklandığından beri bu tür konular artık tartışılmaz hale geldi. Bize de bireysel olarak önlemler almaktan başka çare gördünmüyor gibi...